2,5 yıldır Tekstil perakendelerinde mağaza müdür ve yardımcılığı pozisyonlarında çalışmaktaydım.İlk LC Waikiki ile başlayan serüven La Senza ve İnditex ile devam etti.İlk perakendeyle tanışmam bir mağazanın yöneticisi olma adımını İzmir'de attım.Aklıma bile gelmeyen hayırlı olabilecek bir iş dilerken bu kadarını bende tahmin edemezdim.O sebeple ne istediğinizi net bir şekilde belirtmenizde fayda var ;)
Aldığım oryantasyonlar,girdiğim yazılı sözlü sınavlar , elemeler ve sunumlar neticesinde birinci seçilip, şirketin İstanbul/Kadıköy mağazasında çalışmaya başladım. İzmir'de mağaza açılmışken çok bilmişlik yapıp ben birinciliğimin tadını çıkarmaya gidiyorum dedim,aileme sadece susmak düştü.Evimi Söğütlüçeşme'ye çok yakın tutmuştum,Nautilus AVM'ye 5 dakika da gidiyorum,tüm Anadolu yakası minibüs seferleri evin önünden geçiyor,arkam çarşı önüm pazar ohh diyorum.Evi de uzun bir arama sürecinden sonra tam istediğim gibi 1+1 full yapılı (eski bina) arakat daire bulmuşum keyfime diyecek yok.Sanki 40 yıllık hanım gibi hem çalışıyor, hem de gece geç gelip evi düzenliyor,eksiklerimi gideriyor,nasıl da güzel keyif alıyordum.
Mağazacılık şekil itibariyle ciddi performans ve sabır istiyor.Düşünün ki Türkiye'nin en çok müşterisi olan yerli giyim markasında akşama kadar kaç bin kişinin girip çıktığı,büyük çalışan kadrolarının olduğu bir müessesede ne kadar rahat olabilirsiniz.Şirket merkezinde sürekli ziyaret alıyorsunuz,bin bir türlü mağazasal sıkıntılar,hırsızlıklar,çalışan problemleri,kendi problemleriniz...Ve İlk defa aileden ayrılıp bir gece dahi yalnız uyumamışken bilmediğiniz koca bir metropolde hayat sorumluluğunu ele alıp yetmiyormuş gibi iş sorumluluğunu da sırtlıyorsunuz.Yaşadıklarımı yazarken korkunç gibi gelse de kolaylığı veriliyor,hiç şüpheniz olmasın,ya da geçen unutuluyor diyelim.
İlk yağmur'a yakalandığımda metrobüse binemediğim için yarım saat mağazaya geçte gittim.Hiçbir yer bilmediğim için Kadıköy İskele'den Moda sahile taksiye de binip gittim,Söğütlüçeşme-Zincirlikuyu arası seferlerde çift biniş basıp iademi almadan da çok yolculuk yaptım.Acemilikler silsilesi...
Üçüncü hafta sonunda evime henüz yerleşmemişken metrobüsün kapılarının hangi aralıklarla açıldığını,ilk bulduğun açıklığa panter gibi atlamam gerektiğini,kibarlıkla işleri halledemeyeceğim öğrenmiş oldum.
Bu sırada hayatım mağaza odaklı geçiyor,buna mecburum.Kapanış ağırlıkta çalışıyor ve gece çalışmalarına kalıyorum,evim yakın olduğundan her tür pis iş üstüme kitleniyordu (Bu birLC Waikiki Mağazacılık ambiyane tabiridir.)
Bu sırada sevgili kişisi İzmir'de.Savaşıyoruz gelme,gel diye.Ben bir bakayım emin olayım one göre gel hesapları yapıyoruz.Ben tepkiliyim herşeye,kimsenin bundan sonra hayatıma ayakbağı olmamasını isiyorum.Beni geriye götürecek herşeye sesim çıkıyor.Değmezmiş!
Güzel kazançlar elde ediyor,istediğim gibi yaşıyor,geziyor,alışveriş ediyor hayalini kurduğum herşeye sahip oluyordum.İspatlamıştım,ayaklarım üstündeydim.Güç bendeydi.Zaman geçti bir terfi daha geldi artık Zara grup bünyesinde mağaza müdürüydüm.O çılgın atmosferin büyüsüne kapılmak hoştu.Dünyanın ilk üç perakendesinde çalışıp hayal bile edilemeyecek aylık ücretler ,kendini değerli hissetme,jean,şort,tshirt giyerek işe gitmeler,ayda bir double -off tatiller daha ne olabilirdi ki diyor insan.
Herşeyin yolunda gittiğini düşünürken sorguluyor da insan bir tarafım hep yarım , hep eksik. 25,5 yaşında başlayan serüven 28 yaşına gelirken bir endişeye bırakıyor kendini nereye kadar böyle diyorsun.Buradaki yaşamın sonu yok,sorumsuzca bir hayat.Özlemini duymaya başlıyorsun sevdiklerinin ve İZMİR demeye başlıyorsun.Çünkü orda AŞK var!
Artık radikal bir karar verme zamanı gelmiştir.İnat oğlak erkeğim bu fedakarlığı yapamayacak haklı gerekçeleri de var benim de gözüm korkmadı değil.Tam zamanlı bir mağazacılık ve herkeslerden uzak bir yaşamda nasıl sağlıklı bir aile hayatı yaşanır ve sürdürülür soruları hep kafamda.Para her zaman kazanılır,AŞK kazansın denilir ve o sayfa kapatılır,bir daha geri dönmemek üzere.
Gelinir,aileye kavuşulur ve eksiklerin tamamlanması için çok güzel adımlar atılır.Beni neler bekler bir haber, artık evlilik zamanı der,harekete geçeriz.Baba ocağından 3,5 ay gibi bir sürede uçurtulur yavrukuş.Bunu bilhare görüşelim eski dostlar.
Sevgilerimle